Cumhuriyet Halk Partisi Beykoz İlçe Başkanı Aydın Düzgün, 10 Ocak Dünya Gazeteciler Günü’nde Beykoz Yerel Basını ile ilçe binasında bir araya geldi.
Cumhuriyet Halk Partisi Beykoz İlçe Başkanı Aydın Düzgün’ün Beykoz Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi Yılmaz Gökgöz’ün davet edilmediği 10 Ocak Dünya Gazeteciler Günü’nde düzenlenen basın toplantısına Dost Beykoz İmtiyaz Sahibi Kader Gür, Doğuş Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kemalettin Derviş, Beykoz Ses Gazetesi İmtiyaz Sahibi Tayyar As, İzci Haber Ajansı İmtiyaz Sahibi Erkan İzci, Beykoz Aktüel Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mücahit Ak, Yeşil Beykoz İmtiyaz Sahibi Zindan Adar, Beykoz Güncel Muhabiri Sena Aksoy katıldı.
İlçe Başkanı Aydın Düzgün’ün Beykoz’da yetersiz ve CHP Beykoz İlçesinin varlığı ile yokluğunun olmadığını dile getirdiler. Sert sorular soran yerel basının hiç bir sorusuna sağlıklı cevaplar veremeyen Başkan Düzgün, kaçamak cevaplar ile yerel basının sorularından kaçmaya çalışsa da yerel basın sorularıyla Aydın Düzgün’ü sıkıştırdı. Dost Beykoz Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kader Gür: “Ben meseleleri küçük çaplı değil de daha geniş pencereden değerlendirmeyi seviyorum. Beykoz’u bir bütün olarak değerlendiriyorum. Beykoz siyasetini bir bütün olarak değerlendirdiğiniz zaman AK Parti ve ana muhalefet Cumhuriyet Partisi’ni görüyoruz. Dolayısıyla Beykoz’da her toplantıda sorunlardan bahsedilir. Beykoz’un büyük sorunları var , kronik sorunları var. Fakat iktidar partisinin yerel yönetiminde ortaya koyduğu siyasete Cumhuriyet Halk Partisi’nin cevap verebildiğini düşünmüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı’nın çok yetersiz kaldığını görüyorum.Yani Beykoz belki kendi içlerinde siyasi manada kendilerince mücadele ettiklerini düşünüyorlar ama dışarıdan baktığın zaman Cumhuriyet Halk Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı’nın hiçbir varlığını göremiyorsunuz. Beykozla ilgili şu anda hiçbir şey belli değil. Bugün Beykoz’un geleceğine dair ortada somut bir şey yok, yani analiz yapabilecek bir veri yok. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nin daha etkili, daha ciddi muhalefet etmesi gerekiyor. Yani bugün Beykoz’u düşündüğünü söyleyen insanların AK Parti’ye ve hükümete sorup cevabını alamadığı soruların cevabını Cumhuriyet Halk Partisi verebilmeli. Yani vatandaş; “bizim sonumuz ne olacak, Tokatköy ne olacak?” dediği zaman Cumhuriyet Halk Partisi burada bir ön görü ortaya koyabilmeli.
Ya da işte bu işi sürükleyenlerin yönünü değiştirebilmeli. Bu manada Cumhuriyet Halk Partisi’nin çok yetersiz olduğunu düşünüyorum. Yani bunları siz de fark ediyor musunuz? ya da kendinizi yeterli görüyor musunuz? Bugün Beykoz’da üç beş kişi sazı eline almış tutturmuş gidiyor. Başkada bir şey yok yani. Görünen onlar. Sorun bu. Burda CHP’nin daha etkili siyaset yapması gerektiğini düşünüyorum. Bu sadece kentsel dönüşüm bakışına değil, Beykoz’un bütününe yönelik… Yani Cumhuriyet Halk Partisi daha etkin olmalı.” dedi.
Aydın Düzgün’ün cevabı: “Beykoz’u iki kelimeyle anlat deseler bana kaçak ve yasak derim diyorum.Sıkıntılı süreçten bugünlere geldi. Hala daha da devam ediyor. Ben çok kısaca bahsedeceğim. Büyükşehir grubunda çok ciddi kavgalar maalesef Beykoz’un en kronik sorunu olan planlar, imar planları. Yani Beykoz bir türlü gelişemiyor. Beykoz o köylü yapısını koruyor. Daha ismi cismi olmayan, küçümsemek için söylemiyorum ama adını vermeyeyim bir sürü ilçe milyonları oldu ya. Katladı katladı geçti. Giriyorlar, gidiyorlar konuşuyorlar. Sürekli diyalog halinde ne yapılabilir, ne edilebilir bütün fizibiliteleri ölçüyorlar biçiyorlar en son nasıl bişey yapılacağına dair, vatandaşların onayına sunacaklar. Tamam derse adı soyadı verilir. Bunu yapsalar hiç problem olmayacak. Öyle kritik bir nokta ki ya yapma şunu. Doğru yapın. Siyasetten rant elde etmek istemiyorum, istemiyoruz. Yeter ki o adamın işi görülsün. Beykoz’un önü açılsın artık. Orayı bir görsün, burayı bir görsün Beykozlular, aa oluyormuş diyecekler. Ama dediğin gibi yılların Beykoz’u aynı duruyor. Belirsizlik olduğu için vatandaş güvenemiyor. Oluyor yani bunlar, hayatın içinde var. Biraz iyi tarafıyla bakalım artık. Bundan sonraki günlerimiz daha güzel olacak.Ben ona inanıyorum.”
Beykoz Aktüel Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mücahit Ak’ta Aydın Düzgün ile daha önce yapmış olduğu röportajını hatırlatarak bir soru sordu. Ak: “Murat başkanla grup başkanınızla (Aydın Habil) birlikte görüştüğünüzü söylediniz. Tokatköy sorunlarını masaya yatırdığınızı söylediniz ama Murat Aydın Beykoz’u satacak demiştiniz. Görüşmeye başladığınıza göre Murat Aydın Beykoz’u satmaktan vaz mı geçti? Satacak mı satmayacak mı başkanım. Sizi yayınlıyoruz. Biz yalancı konumuna düşmeyelim. Belediye Başkanı Murat Aydın, CHP’yi ciddiye almadan istediği gibi top oynuyor. Yenimahalle’de aynı, Çavuşbaşı’da aynı Tokatköy’de aynı…
Aydın Düzgün’ün cevabı: “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu gibi oldu. Nereyi satacak, ben ne dedim ? AKP ne bulursa satıyor. Arsada satıyor bunu da satıyor şunu da satıyor.Fabrikaları sattı. Şimdi bu konuyla bunu birleştirme. Vatandaşın derdi var, vatandaşın derdini çözmek bizim derdimiz. Onların yanında olmak, onların çıkarlarını, geleceklerini savunmak. Asla bunu kabul etmiyorum.Cumhuriyet Halk Partisi gerek belediye meclisinde, gerek ilçe başkanlığı olarak muhalaefet yapmak istediği konuda karşı çıkacaklarını sanmıyorum. Ki biz yanlış şeyleri savunmuyoruz.
Beykoz Ses Gazetesi İmtiyaz Sahibi Tayyar As: “Basına karşı neden kaçak güreşiyorsunuz? Ben bu ilçeye gazete neden bırakamıyorum, bizlerle neden birlikte olmuyorsun? Çay parasını biz verelim, dışarıda toplanalım. Ben bu ilçede ilçe başkanı olsam her hafta gündem yaratırım, masaya vururum. Cumhuriyet Halk Partisi İlçe başkanı burada yok. Biz açıkça söylüyoruz.” Aydın Düzgün’ün cevabı: “Cumhuriyet Halk Partisi ile bir diyaloğun olmadığı için olaya öyle bakıyorsun. Bal gibi de yazacak malzeme var ama bu diyalogsuzluk… Canın yazmak istemediği için yazmıyorsun.
Beykoz Ses Gazetesi İmtiyaz Sahibi Tayyar As: “Kaç kere basın toplantısı verdiniz iki yıldan beri? Ben videomu çekeceğim yayınlayacağım, gazeteciyim ben. Siz bana malzeme verdiniz de ben mi yazmadım.?”
Aydın Düzgün’ün cevabı: “Bir şey demiyorum, geçmişi bırakalım. Hep CHP suçlu değil, biraz da kendinizde arayın…” Yeşil Beykoz Gazetesi İmtiyaz Sahibi Zindan Adar: “Başkanım bu etkinlik için teşekkür ederim. Gazeteci arkadaşlarımla birlikte olmaktan gerçekten mutluyum. Kader abinin dediklerine bir şeyler demek istiyorum. Aynı zamanda eleştirimde olacak. Kader abinin dediklerine katılıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi daha etkin olmalı fakat Tokatköy’de spesifik bir durum var. Sağ ve İslami bir kesim olduğu için yürüyüşü bile organize edemediler. Baştan beri bu işin içindeyim. Türkiye Kominist Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Vatan Partisi benimle kontak halindeler. Tokatköylüler ile buluşmak istiyorlar, Tokatköylüler istemiyor. Siz sahaya indiniz, kısa bir ziyarette bulundunuz. Yarın bir gün barışçıl eylem anlamında bir şeyler yapmak isteseniz Tokatköy halkı yine kabul etmeyecek. Çünkü öyle bir yapıları var. Ben orada oturduğum için biliyorum. Ama genel bazda etkin olmadığınızı ben de söyleyebilirim. Tokatköy’ün böyle bir durumu var. Sedat ağabey için de dediklerine katılmakla birlikte Muharrem Sarıkaya olayında Beykoz’da hiçbir muhalefet ve AK Parti dahil hiçbir lider tepki göstermedi.Ben şahsen bir şeyler yapmaya çalıştım. Ozan abiden, Sedat abiden birkaç gazeteciden görüş aldım .Tepki olarak ortaya koymaya çalıştım. Basın İş Sendikasının göstermiş olduğu eylem kararına katılarak da eylemimizde bulunduk. Fakat hiçbir parti resmi olarak bunu kınamadı. Gazeteciler gününde keşke daha çok veri olsaydı gazetecileri korumak adına.Bunu demek istiyorum.” Aydın Düzgün’ün cevabı: “Tokatköy’de çok acı şeyler yaşanıyor. Mesela, geçenlerde yine 70 yaşında abi dedi ki, “Başkanım 15 yıldır oy veriyorum. Bu zoruma gidiyor.” dedi. Bu dramayı da göz önüne aldığımız zaman çok yapılacak şey var. Çok şey söylenir. Bunu sonucunda nereye götüreceği önemli.Yani muhalefetin halkın duygularını nereye yönlendirdiği önemli. Bunu yapacak olan da Beykoz Belediyesi. Bizde diyoruz ki kardeşim bunu böyle yapın. Kardeşim bu insanların istediğini ver. Buna bu daireyi vereceğim, buna 3. katı vereceğim… Adam şunu mu yapsın, kurayı çekti elime tüküreyim bodrum katını seçtim mi desin. Buna mı götüreceksin yani. Adam bilsin yerini yurdunu..Ne alacaksa …Çözün bu işleri.Bu o kadar zor değil. Doğuş Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kemalettin Derviş (Ozan Derviş): “Başkanım bunun arkasından çok ciddi handikapların çıkacağını toplantında ortaya konuldu. Yerini gösterdikten sonra her şey güllük gülistanlık olacak diye bir şey yok ortada. Yarın 2 trilyona 3 trilyona yer almışsın, ben emekli 300 lira 500 lira maaşla seninle yan yana oturacağım. Beni o siteyi yapan, dönüşümü yapan tutmaz ki. O zaman handikaplar başlayacak. Gitmek zorunda kalacaksın. Gitmek zorunda kalınca da hisseleri satma şansı bırakmayacaklar. Bu kadar emek sarfettik bize ver diyecekler. Senden alacak kelepire, para babasına dünyanın parasına verecek. Bunların amacı bu. Ama bunu Tokatköy’e anlatan yok. Dost Beykoz Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kader Gür: “Son gelişmelerin akabinde bir basın toplantısı yapıldı… Var mı bir esneme ? Yeni bir şey var mı ? Vatandaşın faydasına ? Kira olayına itiraz etmişti , 1500 lira… Öbür tarafta kış günü nereye gidelim … Yani oralarda bir esneme oldu mu ? Bir bilginiz oldu mu?” Aydın Düzgün’ün cevabı: “Cumhuriyet Halk Partisi olarak tespit ettiğimiz üç dört tane ana konu var. 1.si kira. Kira artı 1500 lira. Yalnız kanunen 1500 liranın üstünde veremiyorlar. Adamın bin metre yeri var 4 katlı binası var, 4 daire alıyor. Adamın 600 metre yeri var, bir tane tek katlı evi var 1 daire alıyor. Bazı bu tür adaletsizler var. Bunun gibi 3 -4 tane tespit ettiğimiz madde var. Kimin neyi alacağının yerinin belli olması. Yani bütün bu tariflerin belediyenin taahhütünde yer alması. Bunları yazın, vatandaştan komisyon kurulsun. Komisyonda gözlemci olarak biz de olalım. Belediyede otursun vatandaşla bu işi çözsün noktasına doğru gidiyoruz. Bu şekilde olacağına inancımı kaybetmek istemiyorum. Kaybedersek, yapacak tek bir şey kalıyor. Vatandaşın yanında olmak. Ne gerekiyorsa ona göre davranmak.
Doğuş Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kemalettin Derviş (Ozan Derviş): “Bütün arkadaşlar gibi bugün için teşekkür ediyorum. Bu seneki gazeteciler günü için siyasi partiler sıraya girdiler. Galiba seçim yakın. Başka zamanlarda telefonla kutlayanlar şimdi sıraya geçti. Galiba seçim yakın, ön görüm bu benim. Bir de Tokatköy ile bir şey söyleyip sözü Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağlamak istiyorum. Tokatköy’de bir sorun var. Sorun varsa ya parti temsilcisi ya da mahallenin ileri gelen insanları basından yardım istemek zorunda. Bir kişi benden görür, iki kişi Kader’den görür, üç kişi diğer arkadaşımızdan görür kamuoyu oluşur. Maalesef ben Tokatköy’de olaylarla ilgili bir kişiden bile alo almadım. Tokatköy konusunda hiçbir olaya katılmadım. Verilen bilgilerde sizin şu an 1 dakika içinde verdiğiniz bilgiler kadar sağlıklı değil. Ama gönül ister ki Tokatköy’de kanaat önderi olan insanlar çağırsın basını bizim derdimiz bu desin ama demediler böyle bir şey. Bu görünmez bir yara. Ben onları gruptan takip etmek zorunda değilim. Ben gazeteciysem açar bana telefon, mesaj yazar. Gelmezsem beni eleştirir. Gruptan çıktım diye eleştirmek kimsenim haddine değil. Aydın Düzgün’ün cevabı: “Belki de iyi de bir sonuç çıkarabiliriz Tokatköy’de 487 ada 3 parsel için. Hep beraber bir ağız birliği yaparsanız basının nasıl bir güç olduğu o zaman ortaya çıkar. Tokatköylüler komisyonu basın açıklaması yapan bir kardeşimiz var orada. Onların 3 -4 maddelik istekleri var. Hep beraber bunların yerine getirilmesini Tokatköylüler de istiyor derseniz ben eminim ki bu konuya çok faydanız olur diye düşünüyorum. Doğuş Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kemalettin Derviş (Ozan Derviş): “Başkanım, yaptıklarınızı beğenmiyoruz, Kader’in söylediği gibi. Yani sanki Sayın İmamoğlu genelinde Cumhuriyet Halk Partisi siyaseti yapılıyormuş gibi bir imaj var Türkiye genelinde. Beykoz’da da bunun gölgesi var şu anda. İlçede de maalesef Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye boyutunda da kusura bakmasın Temel, Cemal Bey ve Gülay Hanımdan başka bizim irtibat kurduğumuz kimse yok. Önce Cemal Sataloğlu’nun konuşması geliyordu. Arkasından Gülay Hanımında gelmeye başladı. Gülay Hanımı sivil toplum hareketinden dolayı çok yakın biliyoruz. Zaman zamanda konuşmalarını gönderdiği için biliyoruz. Ama Cemal Sataloğlu her zaman gönderiyor. Ama başka meclis üyesiyle irtibatımız yok. Tokatköy’de maalesef iyi konuşulmuyor hocam. Senin için de nasıl acaba bu kadar sabretti. Sabreden ermiş muradına erecek mi diye de eleştiriler yapılıyor. Dolayısıyla bu çalışmalarınızı arkadaşların dediği gibi zaman zaman bize aktaran ya siz olmalısınız ya da elçi kıldığınız biri olması lazım. Ve sayın İmamoğlu’nun ilçeye gelmesiyle ilgili zaman zaman ben de eleştiri yapıyorum. Biz bütün büyükşehir belediye başkanlarıyla hangisini sayarsan say hepsiyle oturduk konuştuk. Dolayısıyla İmamoğlu, gökten zembille inmedi ki. Gecesiyle gündüzüyle sabah 5 mi olur gece 3 mü olur öğlen 1 mi olur gelsin masada dursun yani. Ben ona telefon açacağım kalksın koltuğundan geliyorum beni Aydın başkan karşılar… Böyle bir şey yok. Artı burası da İmamoğlu’nun. Canan hanımı bile görmedik daha ya. Biz her partinin il başkanıyla oturduk sohbet ettik. Beykoz’un sorunlarını anlattık , teşekkür aldık. Ama Canan Hanım kendini hangi kategoride görüyor bilemiyorum yani. Kendisine de söyledim. Bizzat kendisine de söyledim bunu. Arkadaşlarım söyleyeceklerini söylediler. Maalesef damarına bastığın zaman Türk siyasetçileri, siyasi unvanları olanlar zıplıyorlar. Niye sabır gösteremiyorlar. Ya bu işi yapacaklar ya sabır gösterecekler ya da demokrasiyi çalıştıracaklar. Ve arkadaşlarımın söylediklerine katılıyorum. Bunun dışında bir şey var. Mesela siz basını takip etmiyorsunuz. Basın sizin nereye gittiğinizi, özel hayatınızı, kimlerle takıldığınızı çok iyi biliyor. Onlara verdiğiniz değeri yüzde 10’nu basına verin ne olur. Dolayısıyla bazı etkinler oluyor. Ama maalesef arkadaşlarımıza haber uçuranlarda var. Taraflı olup da. Bana uçuruyorsunuz arkadaşımın haberi olmuyor. Arkadaşıma uçuruyorsunuz benim haberim olmuyor. Bunun adaletli olması lazım. CHP’ye bu yakışmaz. Artı davetlileri haber vermiyorsunuz. Sosyal medyanızda yayınlamayı haber olarak gazeteci olarak görüyorsunuz. Bu yanlış abi. Artı etkinliklerde bakıyorum on tane basın mensubu poz istiyor sizden. Siz ya şoförünüze bakıyorsunuz ya korumanıza bakıyorsunuz. Siz derken genel olarak konuşuyorum. Bu merkezi yönetim lideri de böyle yerel yönetim lideri de böyle. Ya önünde basın, buyurun bakar mısınız diyor, yan tarafta adamın kolunu çekiyor. Ona bakıyor adam. Bunlara bakan yok. Bu saçma sapan bir şey. Daha önceden bence bir ekip oluşturun. Artı maalesef telefonlarımız duvar oluyor ağabey. Yani Allah razı olsun bu genç Ramazan kardeşime ulaşıp da derdimizi anlatıyoruz. Anlattıktan sonra lütfen geri dönün yani.” Aydın Düzgün basın mensuplarının sorularını cevapladıktan sonra CHP takvimi ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu
“Yürüyüş” isimli kitabını hediye edildi. Basın ile videoları izlemek isterseniz eğer İzci Haber Ajansı’ndan izleyebilirsiniz.